top of page

BARIŞ TOLGA DEMİRCİGİL

Ara
  • Yazarın fotoğrafıBARIŞ TOLGA DEMİRCİGİL

Kongre Binası'nın İşgalinin Düşündürlükleri

Esra'dan dün sabah arabayı aldım. Eczaneye doğru giderken ''dijital çağın'' yeni aparatları ''bluetooth'' aracılığıyla cep telefonumu arabaya bağlayıp ''youtube'' üzerinden bazı konuşmaları dinlemeye başladım.


Boks maçlarını severim yaa!. İşte tam da 2021 yılında yapılacak büyük boks maçı ile ilgili yani Joshua-Fury maçı ile ilgili bir videoya denk geldim. Büyük bir maç olacak kuşkusuz ve emekli veya profesyonel boksa devam eden efsanevi boksörlerin bu maç ile ilgili yorumlarını dinlemeye koyuldum.


Mesela Mike Tyson; kendisinin boks arenesına çıkmasından bu yana en büyük boksörün Fury olduğundan dem vurup bu büyük maçı da Fury'nin alacağını söylüyor. Eski şampiyonlardan David Haye ise biraz daha Joshua tarafında gibi. Ama asıl bomba yorumu para seviciliği ile bilinen, her hareketini paraya çevirmeyi başaran Floyd Mayweather yapıyor.


''Ortada çok büyük bir para dönecek ve ben bu paradan hiç bir pay alamayacağım. O zaman kimin kazandığından banane''...


Şimdi diyeceksiniz ki; ''Ulan!. Amerika yanıyor; sen tutmuş daha tarihi bile belli olmayan bir boks maçı üzerinden hangi boksörün kazanacağı ile ilgili tahminleri burada paylaşıyorsun''.


Bittabi bu yorumları yazmamdaki amaç Amerika'da vuku bulan olaylar ile ilgili tavrımız Mayweather'ın Joshua-Fury maçı ile ilgili tavrı gibi mi olmalı? Yani tepkilerimiz elimize patlamış mısırı alıp ''gıı gördün nü; Amarıkaa yanıyor'' biçiminde mi gösterilmeli? Yoksa ne yapmalı? Tamamen bunu tartışmak...Neyse abartmayalım..


Efendim tecrübe ettiğimiz her olay, izlediğimiz her spor müsabakası, eczanelerimizde aldığımız her muayene ücreti -örnekler çoğaltılabilir- üretim ilişkileri ile ve o ilişkiler neticesinde ortaya çıkan kurallar bütünü ve yine o kurallar bütününün oluşturduğu kültür ile ilgilidir. Sözünü ettiğimiz bu ekonomik ilişkilerin meydana getirdiği kültürlerde zaman zaman öyle çelişkiler ve öyle farklı yapıda yaklaşımlar oluşur ki çatışma kaçınılmaz hale gelir. Benzer bir durum aynı coğrafyada büyüyen iki farklı yapıdaki devletin çatışması gibidir ki bu da tamamen üretim ilişkileri ile alakalıdır.


Romalı ünlü senatör Yaşlı Cato'nun her konuşmasını ''şüphesiz ki Kartaca yıkılmalıdır'' diyerek bitirmesi bu çelişkinin ifadesidir.


Kapitalizmin geldiği bu aşamada artık üreticilerin değil mali sektörün egemenliğini konuşuyoruz. Doğrudur; bizim günlük hayatımızı etkileyen ilaç, yumurta, yağ, ekmek fiyatları ekonomide önemli parametreler ama bu ürünleri almakta zorlanan insanlar bile dolar fiyatına, borsa endeksine bakıyor. Ekmek alırken zorlansa bile ''Neyse yaa! Borsa endeksi yüksek'' deyip rahatlıyor. Dövizin yükselişinden ve değerinin azalmasından huzurlu veya huzursuz oluyor. Borsa endeksini ve döviz fiyatlarını ise maalesef fındık üreticisi ya da çiftlik sahibi ve bu sektörlerin çalışanları değil mali piyasalar fon girişleri ile belirliyor. Çok da uzatmak istemiyorum. Bu konu daha da detaylandırılabilir.


İşte bu fonların sahipleri yani Dünya'nın efendileri ellerinde tuttukları parasal güce dayanarak ''Yeni bir Dünya'' dayatıyorlar bizlere. Siyasal akımlar olsun, dini inanışlar olsun tüm ideolojileri, insanların bugüne kadar kendi üretim ilişkileri içerisinde geliştirdikleri kültürleri yıkıp; onları boşlukta hissettirecek kaotik bir düzendir bizlere dayatılan.


Covid'i bahane ederek ''dijitalleşmeye'' zorluyorlar bizleri. Fransa'daki bir eylemcinin; ''benim dükkanım kapalı ama Amazon neden hâlâ açık?'' şeklindeki sorusunda da sorguladığı aslında herkesin zorla dijital çağa ayak uydurulması değil mi?

Bakınız dün Trump destekçileri Kongre Binası'nın önüne kocaman bir Haç diktiler gösteri sırasında. Buradan da anlaşılacağı gibi bu insanlar, klasik üretim ilişkileri içerisinde kendilerine bir hayat kurmuş, bir rol edinmiş; globalleşmeden ziyade daha yerel düşünen, yerleşik hayata alışık, daha muhafazakar insanlar. İşlerini kaybettikçe, işletmelerini kapatmak zorunda kaldıkça saldırganlaşıyorlar. Suçlu arıyorlar ve yabancı düşmanlığı, homofobiklik gibi refleksler geliştiriyorlar.

Kabaca Amerika'daki milliyetçi yapılar ile globalizmi savunanlar arasında bir çatışma bu ve daha başlangıç aşamasında...


2021 oldukça fırtınalı başladı. Nazım Hikmet'in Bahr-i Hazer şiirinde sözünü ettiği ''Türkmenistanlı Buda Heykeli'' gibi dümenin başına sakince oturup mu dalgaların gelişini seyredeceğiz? Yoksa bu dalgalara kapılıp gidecek miyiz? Zaman gösterecek...


Ne diyeyim. Rabbim her şeyin hayırlısını versin...


28 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Hoşçakal On Numara...

İki futbolcu tipi akılda kalmıştır hep. Yüreği ile oynayan, bir de bileği ile oynayan. Diğerleri maalesef tarih sayfalarının pusları arasında yer bulabilirler kendilerine. Yüreğiyle oynayan futbolcu y

bottom of page