top of page

BARIŞ TOLGA DEMİRCİGİL

Artık Vaziyete Hakim Değiliz. Güle Güle Hocam...

  • Yazarın fotoğrafı: BARIŞ TOLGA DEMİRCİGİL
    BARIŞ TOLGA DEMİRCİGİL
  • 30 Haz 2024
  • 3 dakikada okunur

Dün sabah Necdet Abi ile beraber Kıbrıs'a gidecektim. Bayram tatili sonrası eczanede yapılacak işler biriktiği için Salı günü Necdet Abi'yi arayıp gelemeyeceğimi söyledim.

Sabah günlük koşuşturma başladı. Eczanenin rutin işleri, reçete girme, hastalar ile şakalaşma, yardımcı eczacım Ezgi'ye sataşma şeklinde devam eden rutin. Sonra Necdet Abimden gelen telefon ve aldığım acı haber. O andan beri ne yerdeyim ne gökteyim; ne yaptığımı bilmiyorum.


Şu son zamanlarda ne kadar büyük kayıplar yaşadık eczacılık camiası olarak. Zaman zaman birbirimizle didişsek de kavga edip küssek de bu camia böyle üzücü durumlarda çelişkileri bir kenara bırakır, o dayanışma hâli yeniden ortaya çıkar ve her birimiz insalcıllığımızı yine hatırlarız.


Zaman çok hızlı akıyor hele büyük bir şehirde yaşıyorsanız günlük işler arasında farkına varmaksızın o akışın, koşturuyoruz. Ama çalan bir telefon, aldığınız bir acı haber o koşturan zamanı durduruyor ve bir anda zihnimizde zaman yolculuğu yapmaya başlıyoruz ve filmi geri sarıyoruz.


Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nden içeri girip sağdaki merdivenleri çıkarsınız birinci kata ulaşırsınız. Açılır kapanır kapıdan içeri girersiniz biri sola doğru biri de merdivenlerin tam karşısında iki koridor vardır. Sola dönerseniz Dekanlığa doğru gidersiniz dümdüz yürürseniz dersliklere ve Nurettin Abacıoğlu'nun odasına doğru gidersiniz. Kapıyı çalıp içeri girersiniz tam karşınızda Hoca ayağa kalkar kollarını iki yana açar sizi dostlukla karşılar. O kocaman elleri ile sarılır hasret giderir. "Ne icersin" diye sorar; ısrarcıdır asla hayır deme şansınız yoktur. İlla içeceksin birşey. Sonra başlar muhabbet. O günün akşamı veya bir sonraki akşam mutlaka dışarı çıkılır. Odasında başlayan muhabbet akşam devam eder. O akşam sofrası Hoca'nın çok sevdiği ifadesiyle dostluğun, insancıllığın "mütemmim cüzü" olarak kabul edilmeli bence.


Neler konuşmadık ki o sofrada. Herşey en ince ayrıntısına kadar anlatılır Hoca tarafından. O ayrıntılar konunun bütünleyici parçasıdır çünkü. Eğer erkekler toplandı ise Hoca o toplantıya "bayii toplantısı" adını verir. Kadınlar üzerine konuşulur. Kadının seçici özelliğinin Mitokondriyel DNA'dan kaynaklandığını anlatmıştı bir keresinde. Evrim Teorisi'nin bendeki eksik parcası tamamlanmıştı.


Ben Ankara Eczacılık mezunuyum. Farmakoloji dersini Melih Hoca'dan almıştım. Bizim dönemden öncekiler sanırım rahmetli Orhan Altınkurt'tan almışlar. Hoca da Orhan Hoca'nın öğrencisiymiş. O dönemden maceralarını anlatırdı. Biz de Nurettin Hoca ile olan anıları paylaşacağız demek ki bundan sonra. Yakın Doğu'daki odasında bazen dersime hazırlık yaparken sunuma dalardım kafamı kaldırır Nurettin Hoca ile göz göze gelirdim. Bana Orhan Hoca'nın meşhur sözlerinden bir tanesini söylerdi. Dinlemiş olanlar hatırlar belki "herif ipi kopardı diyehh" sarf ettiği sözünü Orhan Hoca'nın. Ya da "Alih orda mı Alih; kapıyı açacak olan". Yazarken hem gülüyorum hem de gözyası döküyorum şu anda. Ah be Hocam!...


İki ay önceydi sanırım yine Yakın Doğu'daki odasında oturuyoruz. Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'ndeki odası geldi aklıma. "Hocam" dedim "sizin o odanıza girdiğimde küçük bir çocuk gibi herşeye dokunmak istiyordum". Ne kadar özenle hazırlanmış bir odası vardı. Kıbrıs'a gitmeye karar verdiğinde eczacılık tarihi ile ilgili malzemeleri okula bağışlamıştı sanırım.


Dedim yaa! Hoca ısrarcıdır diye. Bir Kıbrıs Seyahatinde Perşembe ve Cuma günü dersim var ama dönüş biletim Pazar sabahına alınmış. Cumartesi günü Yakın Doğu'dan hocalar ile bir yürüyüş tertiplenmiş sen de katıl diye ısrar etti. Ben üşengeç biriyim. "Hocam ben gelmeyeyim yaa" dedim ısrar etti. İyi ki gitmişim. Dün Damla ile telefonda konuşurken bunu anlattım. Keşke demektense iyi ki diyebilmek ne güzel birşey.


Son birşey daha var benim için o kadar değerli ki. Mekin Tanker anısına Türk Eczacıları Birliği'nin çıkardığı bir kitap var. Mekin Tanker TEB Başkanı, Hoca ise Genel Sekreter. Kadroya bakar mısınız? Hoca o dönemi TEB'in ikinci kuruluşu olarak tanımlar. Rahmetli Mekin Hoca ile ilgili bir bölüm yazmış ama o bölüm hem eczacılık hem de hasbel kader içinde olduğum Çagdaş Eczacılık tarihini anlatıyor. TEB Kongresi esnasında o kitaptan edindim. Benim Hoca ile ilgili iyi kilerimden biri de budur işte. Kapaktan sonraki boş sayfaya bir teşekkür yazısı yazdı bana. İzninizle kitabın ve hocanın bana yazdığı yazının fotoğraflarını paylaşıyorum.

Hocam ölüm size hiç ama hiç yakışmadı. Huzur içinde uyuyun. Sizi o kadar çok özleyeceğim ki anlatamam. Bir yanım koptu gitti.


Başta Çağdaş Eczacılar olmak üzere tüm eczacılık camiasının, öğrencilerinin, ailesinin başı sağolsun. Hiç unutmayacağım sizi...




ree



ree



ree



ree

Yavru kuşlarınızdan biri Barış Tolga Demircigil

27 Haziran 2024...

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Erkin Koray

Lise yıllarının sonu fakülte yılların başlangıcı. Gitar çalmaya çabalıyorum. Üç beş tane akor basınca da öğrendim zannediyorum. O...

 
 
 

Comentários


Join my mailing list

© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

bottom of page